Gözlerin derinliğinde saklı olan hikâyeleri keşfetmek için bir yolculuğa çıkmış olan sanatçı, iris fotoğraflarını takı ve tabloya dönüştürerek göz alıcı bir sanat anlayışı geliştirdi. Sanatçı, “İlk uygulayan kişi benim” diyerek bu eşsiz çalışmanın ardındaki ilhamı ve süreçleri anlattı. Her bir iris fotoğrafı, bireyin hikayesini anlatan bir sanat eserine dönüşüyor. Sanatçının bu yaratıcı yaklaşımı, hem estetik değer sunuyor hem de kişisel deneyimlerin sanata yansımasında önemli bir adım olarak değerlendiriliyor.
Gözlerimizin ışıltısı, irisin bizlere sunmuş olduğu eşsiz desenlerle doludur. Her bireyin irisi farklı, her iris yaptığı sanatsal çalışmalarda farklı bir yüzü temsil eder. Sanatçının ilhamı, bir gün gözlerinin derinliklerinde gördüğü o muazzam desenlerin fotoğraflarını çekmekle başlamış. Çektiği fotoğrafları, kişisel bir bağ kurarak altın ve gümüşten yapılan takılara ve tabloların üzerine yerleştiriyor.
Takılar sadece bir aksesuar değil, aynı zamanda kişisel bir hikaye anlatıcısı işlevi görüyor. Her biri, farklı bir hikaye ve anıyı barındırıyor. Kişisel deneyimler, bu çalışmalarda önemli bir yer tutuyor. Sanatçı, yaptığı her bir takı ile insanların gözünde yeni bir hikaye canlandırmayı amaçlıyor. Örneğin, bir takı, seyahat anıları, kaybedilen bir sevgi ya da bir zafer anısını hatırlatıyor.
Sanatçının yaratım süreci, titiz bir çalışmayı gerektiriyor. Öncelikle iris fotoğrafları özenle çekiliyor; ardından bu fotoğraflar dijital ortamda işlenerek, takı ve tablo tasarımlarında kullanılacak hale getiriliyor. Her bir tasarım, sanatçının el işçiliğiyle birleştiriliyor ve ortaya çıkan eserler, sadece görsel bir estetik sunmakla kalmıyor, aynı zamanda duygusal bir bağ kurmayı da sağlıyor.
Takıların ve tabloların her biri, sanatçının kişisel deneyimlerine ve gözlemlerine dayanarak tasarlanmaktadır. Bu süreçte, her zaman yenilik arayışında olan sanatçı, izleyicilerinin bu eserler aracılığıyla derin bir bağ kurmasını umuyor. Sanatçının hedefi, sadece görsel bir estetik sunmanın ötesinde, izleyicilere kendi hikayelerini hatırlatmak ve onlarla bir bağ kurmaktır.
Bu benzersiz sanat anlayışı, göz sanatının sınırlarını zorlarken, aynı zamanda takı ve tablo tasarımı alanında da yeni bir akım başlatıyor. Gözlerimiz vasıtasıyla dünyayı nasıl gördüğümüz, irisin benzersiz yapısıyla birleşerek, sanatın gücünü göstermeyi amaçlıyor. Sanatçının dediği gibi, “Gözler, ruhun penceresidir” ve bu eserlerle izleyicilere ruhlarında bir yolculuk yaptırmak istiyor.
Sanatçı, yaratmış olduğu eserlerin her birinde izleyicileri etkilemek ve onlara farklı duygusal deneyimler sunmak arzusunda. Kendi hikayesini ve başkalarının hikayelerini sanat aracılığıyla bir araya getirmek, onun için önemli bir hedef. İris fotoğraflarına hayat vererek, takı ve tablo tasarımı alanında adını duyurmayı başaran sanatçı, daha birçok projeye imza atmayı planlıyor.
İris fotoğraflarını takı ve tabloya dönüştüren bu sanat anlayışı, hem özgün hem de duygusal bir bağ kurmayı sağlayarak, sanat dünyasına yeni bir soluk getiriyor. İzleyicilerin bu eşsiz eserler aracılığıyla, her bir gözde saklı olan benzersiz hikâyelere tanıklık etmesi mümkün. O halde, gözlerinizi kapatıp, ruhunuza dokunan o derin hikâyeleri keşfetmeye hazır olun!