Son günlerde Türkiye’nin dört bir yanında yaşanan intihar girişimleri, toplumda büyük bir infial yaratmaya devam ediyor. Bu seferki olay, eski iş yerinin önünde kendini yakmayı planlayan bir adamla ilgili. Olay, hem kişisel bir dramın hem de sistemin getirdiği baskıların bir yansıması olarak karşımıza çıkıyor. Birçok kişi, hayatının büyük bir bölümünü geçirdiği iş yerinin kapısında meydana gelen bu trajik olayla birlikte, iş hayatının bireyler üzerindeki etkilerini de sorgulamaya başladı. Peki, bu adam neden bu bedeni intihar yöntemini seçti? Olayın detaylarını ve arka planını birlikte inceleyelim.
Olay, geçtiğimiz günlerde bir iş yerinin önünde meydana geldi. Adının açıklanmasını istemeyen 35 yaşındaki E.F., daha önce çalıştığı fabrikaya geri dönerek intihar girişiminde bulundu. E.F., iflas eden işletmesinin kapısında kendini ateşe vermek için büyük bir cesaret gösterdi. Olayı gören vatandaşlar, durumu hızla yetkililere bildirdi. E.F.’nin yanmaya başladığını gören çevredeki insanlar, hemen yangın söndürme ekiplerine haber verdi. Neyse ki, itfaiye ekiplerinin hızlı müdahalesi sonucunda E.F. ciddi yaralar almaktan kurtarılabildi. Ancak bu olay, işsizlik ve sosyal güvencesizlik gibi konuların tekrar tartışılmasına öncülük etti.
E.F.’nin arkadaşları, onun birkaç ay öncesinde işten çıkarıldığını ve o günden beri iş bulamadığını ifade etti. İş bulma umudunun giderek azaldığını belirten arkadaşları, E.F.’nin psikolojik durumunun da gittikçe kötüleştiğini aktardı. Bu tür olayların, içinde bulunduğumuz ekonomik krizin bir yansıması olduğu gerçeği, birçok insanın göz ardı ettiği bir durum. İşsizlik oranlarının artması, birçok bireyin ruhsal sağlığında olumsuz etkiler yaratmakta ve intihar gibi trajik sonuçlara sebebiyet vermektedir.
Bu tür olaylar, yalnızca bireylerin değil, aynı zamanda ailelerin, arkadaş çevrelerinin ve mahallelerin de derinden etkilendiği toplumsal yaralar açmaktadır. E.F. gibi birçok insan, işsizlik ve ekonomik belirsizlik arasındaki çelişkilerle başa çıkmakta zorlanıyor. Üstelik, intihar haberlerinin artması, toplumsal duyarlılığı artırmakla beraber halk arasında güçlü bir endişe de yarattı. Birçok insan, sosyal medyada olayla ilgili düşüncelerini paylaşarak, daha fazla destek ve farkındalık oluşturulmasını talep etti.
Bu tür dramatik olayların önüne geçebilmek için toplumsal dayanışma, mental sağlık hizmetlerinin güçlendirilmesi ve istihdam olanaklarının artırılması gibi çözümler önerilmektedir. Devlet ve özel sektör, işsizlik sorununu çözmek için daha fazla istihdam olanakları yaratmalı ve özellikle psikolojik destek hizmetlerine daha fazla önem vermelidir.
Sonuç olarak, E.F. gibi insanların hayatına mâl olan bu trajik olaylar, bireylerin ekonomik ve sosyal durumları ile ruhsal sağlıkları arasında sıkı bir bağ olduğunu bir kez daha gözler önüne seriyor. Bu tür olayların sona ermesi için, hem bireysel hem de toplumsal düzeyde daha fazla bilinçlenme ve hareket geçilmesi gerektiği aşikârdır. Toplumun tüm kesimleri, kendi üzerlerine düşen sorumlulukları yerine getirerek, böyle acıların bir daha yaşanmaması için el birliğiyle çalışmalıdır.