Toplumlarda geçmişte yaşanan politik çatışmalar ve düşmanlıklar, zamanla unutulsa da bazı olaylar bu husumetleri yeniden gün yüzüne çıkarabiliyor. Son günlerde yaşanan bir olay, bu duruma çarpıcı bir örnek oldu. Eski bir başkanın cenazesi, onunla geçmişte siyasi olarak çekişen gruplar arasında tartışmalara ve çatışmalara neden olarak, ölümlerin bile husumetleri bitiremeyeceğini gösterdi. Cenaze töreni etrafında gelişen olaylar, birçok kişinin aklında pek çok soru işareti bıraktı ve toplumsal dinamikler açısından önemli bir değerlendirme konusu haline geldi.
Cenaze töreni, eski başkanın ani ölümüyle birlikte büyük bir katılım beklese de, fokus noktası bu kişiyi sevenlerden ziyade, onunla geçmişte ciddi düşmanlıklar yaşamış grupların gerginliği oldu. Eski başkanın çok sayıda hayranı arasında barış ve birlik çağrıları yapılırken, diğer tarafta ise cenazeye katılan husumetli gruplar arasında gergin anlar yaşandı. Olay, haber sabah saatlerinden itibaren sosyal medyada yayılarak, birçok kullanıcı arasında tartışma konusu oldu. Geçmişte yaşanan çatışmaların acısı, cenaze töreninde yeniden ortaya çıktı.
Törende, eski başkanın karşıt görüşteki politikacıları ve bunların destekçileri arasında yapılan protestolar ve tartışmalar, törenin önüne geçti. Bir grup, başkanın politikalarını eleştirirken, diğerleri ise onun hatırasını anmak için oradaydı. Hem yas tutan hem de protesto eden grupların bir arada bulunduğu bu ortam, bir nebze de olsa toplumun bölünmüşlüğünü gözler önüne serdi. İnternet üzerinden yapılan paylaşımlar ve videolar, takipçiler arasında gerginliğin daha da artmasına ve konuyla ilgili çeşitli yorumların yapılmasına neden oldu.
Eski başkanın cenaze töreninin ardından, toplumda yaşanan bu gerilim, sadece bir yas anının gölgesinde kalan bir olay olarak kalmadı. Aksine, bu durum, o bölgedeki sosyal ve politik denklemlerin yeniden sorgulanmasına yol açtı. Bazı topluluklar, bu tür olayların tekrar yaşanmaması için daha fazla diyalog ve anlayış gerektiğini savunurken; diğerleri, düşmanlıkların köklerine inmek ve geçmişle yüzleşmek gerektiğini dile getiriyor. Her ne kadar cenazede yaşanan gerginlikler asıl konuyu gölgede bıraktıysa da, asıl mesele toplumun ne kadar bölünmüş olduğu gerçeğinde yatıyor.
Cenaze töreninin ardından, farklı sosyal grup ve partiler, haklı- haksız savlarını dillendirmeye ve karşı tarafı kınamaya devam ettiler. Bazı liderler, ölen başkanın mirasını sahiplenerek, ondan kalan idealler üzerinden toplumu bir araya getirme umudunu taşırken, diğerleri olayın bir liderlik kimliği eksenindeki görüş açısıyla kötü yorumlanması gerektiğini belirttiler. Bu durum, toplum arasında bir 'savaş' halini alırken, ölen başkanın hatırası üzerinde bir uzlaşmaya ulaşılmasını zorlaştırıyor.
Sonuç olarak, ölüm bile nefreti ve kinleri sona erdiremedi; bu durum, toplumda hâlâ devam eden gerilimlerin, tıpkı cenaze gününde olduğu gibi, sürekli bir şekilde yeniden alevlenebileceğini gösteriyor. Eski başkanın cenazesi bir dönemin kapanmasını değil, aksine derin yaraların açıldığını ve geçmişteki husumetlerin ne denli iz bırakabileceğini bizlere bir kez daha hatırlattı. Toplumun bir araya gelmesi ve olumlu adımlar atabilmesi için, geçmişle yüzleşilmesi şart. Ancak bu durumda insanlar arasında gerçek barış sağlanabilir. Bunun için, insanların birbirlerini anlamaları ve geçmişteki düşmanlıkları geride bırakmaları gerekmektedir.