Bayram, genellikle sevinç, mutluluk ve beraberlik duygularının yoğun olarak yaşandığı bir dönemdir; ancak 2023 yılı bayramı, bir ailenin hayatını derinden etkileyecek bir trajedi ile altüst oldu. Dilan, 28 yaşında genç bir kadın olarak, evinde geçirdiği bu özel günde ne yazık ki kocası tarafından katledildi. Bu olay, yalnızca bir aileyi değil, tüm toplumu derinden sarsarak, kadına yönelik şiddetin acı gerçeklerini bir kez daha gözler önüne serdi.
Dilan, sevgi dolu bir aile ortamında büyüyen, hayalleri olan bir kadındı. Kendi ayakları üzerinde durmayı başaran Dilan, eğitim hayatıyla birlikte kendine bir kariyer hedefi belirlemişti. Ancak, evlenmesiyle birlikte hayatı bambaşka bir yöne savruldu. Dilan’ın eşi, zamanla kontrol edici bir tutum sergilemeye başladı. Evliliklerinin başlangıcında sorunsuz gibi görünen ilişkileri, Dilan’ın hayatındaki sıkıntılara ve endişelere yol açtı.
Olayın meydana geldiği gün, Dilan ailesinin yanında bayram sevinci yaşamak üzere bir araya gelmeyi planlamıştı. Ancak işyerinden aldığı ruhsal baskılar ve ev içindeki çatışmalar, Dilan’ın kendi içindeki huzursuzluğu artırmıştı. Bayram öncesi Dilan'ın sosyal medya hesapları, sık sık "Ben bunu hak etmiyorum" diye paylaşımlarla dolmuştu. Ne yazık ki bu paylaşımlar, bir uyanış çağrısı yerine, silahlı bir trajedinin öncüsü oldu.
Dilan’ın ölümü, yalnızca ailesini değil, tüm Türkiye’yi derin bir üzüntüye boğdu. Kadına yönelik şiddet, her geçen gün artan bir sorun haline gelirken, kadın cinayetleri üzerine yapılan tartışmalar da bu olayı gündeme getirdi. Toplumun farklı kesimleri, bu tür olayların önüne geçilmesi için daha fazla önlem alınması gerektiğini vurgularken, Dilan'ın hayali ve yaşamı birer örnek halinde önümüzde duruyor. Gözyaşları içinde kalan ailesi, adalet arayışını sürdürmekte kararlı görünüyor.
İstanbul'da gerçekleşen bu trajik olay, yalnızca Dilan’ın hayatına değil, Türkiye’nin kadına yönelik şiddet sorununa da dikkat çekti. Uzmanlar, artık bu tür olayların öncelemeden, sadece düşündürmekle kalmayan, toplumu derinden etkileyen problemlerin çözümüne yönelik adımlar atılması gerektiğinin altını çiziyor. Kadına yönelik şiddetin önlenmesi için acil yasaların değiştirilmesi ve toplumun bilinçlendirilmesi, savunucuların ortak çağrısı haline gelmiş durumda.
Bayramın tazeliğiyle kutlanacaktı, ancak Dilan’ın katledilmesiyle birlikte herkesin aklında "bir daha ne zaman bitecek?" sorusu yer etti. Bu olayın ardından, kadın cinayetlerinin durdurulması için yapılan protestolar, sosyal medyada hızla yayılarak kamuoyunun dikkatini çekti. İnsanlar, sadece #DilanİçinAdalet değil, aynı zamanda #KadınaŞiddetSonBulsun etiketleriyle seslerini duyurmaya çalıştılar.
Dilan’ın hikayesinin, bir uyarı niteliğinde olması umuduyla, toplum olarak yaşanan acılar ve kayıpların tekrarının önlenmesi adına atılacak adımların hızlandırılması gerektiği düşünüyoruz. Yaşamı elinden alınan her kadın gibi Dilan da, adaletin sağlanması için mücadele eden bir simge haline geldi.
Sonuç olarak, Dilan’ın acımasız ölümü, bizlere bir şeyi daha gösteriyor: Kadına yönelik şiddetin son bulması için acil ve etkin çözümler geliştirmeliyiz. Dilan’ın hikayesi, yalnızca ailesinin değil, toplumun da ortak bir mücadele vermesi gerektiğini ortaya koymakta. Bu vesileyle, sesimizi duyurmak ve kadına yönelik şiddeti önlemek üzere harekete geçmek için bir adım atmalıyız.