Hayat bazen beklenmedik olaylarla karşımıza çıkar ve insan, sevdiği kişilerle geçirdiği anların değerini daha iyi anlar. Son zamanlarda yaşanan trajik bir olayda, kayıplarıyla baş başa kalan bir baba, umut dolu sözleriyle dikkatleri üzerine çekti. "Doktora gitti, gelecek diyorum" ifadelerini kullanan bu acılı baba, kaybedişinin ardında yatan derin bir sırrı açığa çıkarıyor. Bu haberde, babanın hikayesini, yaşadığı derin acıyı ve dolayısıyla gizemini keşfetmek için yola çıktık.
Olay, küçük bir kasabada yaşandı. Kasabanın sakinleri, bu acılı babayı iyi tanıyordu. 45 yaşındaki Mehmet Yılmaz, iki çocuk babası olarak herkesin takdirini toplayan bir bireydi. Ancak hayatta karşılaştığı zor dönemlerden sonra, bir gece, tüm kasaba onun etrafında yoğunlaşmaya başladı. Geçmişte mutlu bir aile hayatı süren Yılmaz'ın, bir trafik kazasında eşini ve biricik kızını kaybetmesi, onun hayatına bambaşka bir yön vermişti. O andan itibaren içindeki boşluğu doldurmak amacıyla, kendisine yeni bir hedef belirlemek zorunda kalmıştı.
Mehmet, kaybının ardından derin bir buhran içine girdi. Gözle görülür bir acı taşıyan baba, evinin bahçesinde otururken, gözleri ufka dalmış bir haldeydi. Bir gün, bir yoldaşının tavsiyesi üzerine, kızı Esra'nın kaybından sonra bir psikoloğa gitmeye karar verdi. İşte o gün, Mehmet'in hayatı hem bir dönüm noktası oldu hem de içindeki sırları açığa çıkardı. "Doktora gitti, gelecek diyorum" sözleri, onu tanıyan herkes için bir umut ışığıydı.
Mehmet’in doktora gitmesinin sebebi, yalnızca psikolojik destek almak değil, aynı zamanda ailesinin kaybını kabullenmek ve yeni bir yaşam inşa etmekti. Ancak ona yönelen bu süreçte, bazı şeyler pek de göründüğü gibi değildi. Psikologu ile gerçekleştirdiği seanslar esnasında, geçmişte eşiyle birlikte gerçekleştirdikleri hayalleri yeniden canlandırmaya başladı. “Benim için her şey sona erdi” derken, aslında içindeki umut ışığını henüz söndürmemişti. Her seans sonrası, kızının günün birinde geleceğini anlatan hayaller kuruyor, bu umutla uyanıyordu.
Her ne kadar çevresindekiler, onun bu umut dolu söylemlerinin gerçeklikten uzak olduğunu düşünse de Mehmet, kalbindeki inançla bu umudu beslemeye devam etti. "Kızım benimle birlikte, onu her zaman yanımda hissediyorum" derken, içindeki sevginin asla bitmeyeceğine olan inancı, diğer insanların gözünde bir sır perdesi aralıyordu. Gün geçtikçe, kasaba halkı arasında bu umut dolu hikaye yayıldı. "Doktora gitti, gelecek" dediğinde, herkes bu ifadeyi merakla karşılıyordu. Acaba bilinmeyen sır, her kaybedişten sonra yeniden doğan bir umut muydu? Mehmet'in hisleri, diğer bir çok insanın yaşadığı kayıplarda karşılaştığı duygularla örtüşüyordu.
Sonunda, Mehmet'in karşılaştığı bu zorlu süreç, kendisini derinlemesine bir varoluş sorgulamasına sürükledi. Hayatta kalmanın yalnızca fiziksel bir varoluş değil, ruhsal bir denge bulunması gerektiğini anlamıştı. Kızının ve eşinin anısı arasında sıcak anılar biriktirmeye devam ederken, bu durumda umudun ve kaybın nasıl iç içe geçtiğini gözlemlemekteydi. "Gelmek üzere" cümlesi, sadece bir umut ifadesi değil, aynı zamanda sevginin hayatta kalabileceğinin bir sembolüydü.
Sonuç olarak, Mehmet’in hikayesi, hayatta her kayıptan sonra yeniden doğma, umudu kaybetmeme ve sevdiklerimizi kalbimizde yaşatma meselesidir. Zaman zaman kayıplar hayatımızı ele geçirse de, bu kayıplar içinde taşıdığımız umutlar sayesinde yeniden inşa edilebilir. Mehmet’in söylediği gibi, "Doktora gitti, gelecek diyorum" ifadesi, aslında hayatta her şeyin bir umudu kalabileceğini gösteriyor. Bu nedenle, acılarımız ve kayıplarımızla yüzleşirken, içimizde taşıdığımız sevgi ve umut ışığı her zaman var olacaktır.