Türkiye'nin gündemini sarsan bir olay, 5 yaşındaki Melike'nin acı dolu hikayesiyle yeniden gündeme geldi. 2023 yılının bahar aylarında meydana gelen olay, küçük kızın üvey anne ve babası tarafından öldürülmesi ve cesedinin göle atılmasıyla sonuçlandı. Bugün yapılan ilk duruşmada, baba Ömer ve üvey anne Fatma, hakim karşısına çıkarken, olayın arka planına dair merak edilenler tekrar gün yüzüne çıkmaya başladı. Aile içindeki dinamikler, sistemin nasıl işlediği ve çocuk istismarının toplumsal boyutu, duruşmanın odak noktası oldu.
Melike, daha önce sosyal hizmetler tarafından aileden uzaklaştırılarak bir süre bakım evinde kalmıştı. Ancak daha sonra, dönüm noktası olan bir kararla, biyolojik babasıyla yeniden bir araya geldi. Olayın gelişiminde, aile içindeki şiddet ve istismar vakalarının daha önceden var olduğu bildiriliyor. Aile komşularının ifadeleri, Melike’nin üvey annesi tarafından sürekli olarak fiziksel ve psikolojik şiddete maruz kaldığını ortaya koydu. Küçük kızın bedeni, 2023 yılının Nisan ayında göle atıldığında bulundu. Olayın ardından yapılan otopside, başında ciddi travmalara ve iç kanamalara ait bulgulara ulaşıldı.
Bugün yapılan duruşma, birçok kişinin katılımıyla oldukça yoğun geçti. Mahkemeye gelen izleyiciler arasında Melike'nin akrabaları, hak arayan örgütler ve basın mensupları yer aldı. Duruşma esnasında, baba Ömer'in yaptığı savunma dikkat çekti. Ömer, “Ben Melike’yi severdim, onu öldürmedim." derken gözyaşlarını tutamadı. Üvey anne Fatma ise, “Kızımın başına gelenlerden dolayı çok üzgünüm, her şeyi gizli yaşadık.” diyerek kendini savundu. Fakat birçok izleyici, bu savunmaların gerçekliği sorgulandı.
İlk duruşma sonucunda, mahkeme tarafından yapılan değerlendirmeler, gelecekte bu tür olayların önlenmesine yönelik adımların atılması gerektiğini bir kez daha hatırlatıyor. Sosyal hizmetler ve toplumun birçok dinamiği bu tür vakaları önlemek için daha fazlasını yapmalıdır. Çocukların korunması için gereken politikaların sıkı bir şekilde uygulanması gerektiği ifade edildi. Üstelik, toplumda farkındalık yaratma çabalarının artırılmasının önemi de vurgulandı.
Melike'nin sırtındaki travmanın kimler tarafından sebep olduğu ve ailesindeki şiddetin nedenine dair daha fazla bilgi edinilmesi için soru işaretleri hala cevapsız kalıyor. Adaletin yerini bulacağı umuduyla, toplumun bu olaydan alacağı derslerin önemi oldukça büyük. Önümüzdeki duruşmalar, hem davanın seyrine hem de toplumda çocuk hakları konusunda bilinçlenme açısından önemli bir dönemeç olabilir.
Bu acı olay, yalnızca küçük Melike’nin değil, tüm sistemin sorgulanmasına ve aradaki boşlukların ortaya koyulmasına zemin hazırlıyor. Duruşma, herkes için bir hatırlatıcı niteliği taşıyor. Gelecekte aynı acıların yaşanmaması için toplum olarak daha fazla sorumluluk almalıyız. Çocukların güvenli bir yaşam sürmeleri için yasal, sosyal ve psikolojik destek mekanizmalarının güçlendirilmesi gerekmekte.
Son olarak, Melike’nin anısına karşı duyulan sorumluluk, sadece bu dava ile sınırlı kalmamalı; her bireyin şiddeti, istismarı ve engelleri aşması için harekete geçmesi gereken bir toplumsal bilinç oluşturması gerekmekte. Melike’nin yaşadığı tüm acılar, unutmamak adına birer ders niteliği taşıyor ve bu derslerin tekrar etmemesi için çaba göstermeliyiz.